Tuesday, December 27, 2005

TATAVLA... KURTULUŞ


Bugün, sizlere iş yerimin bulunduğu Kurtuluş semtini anlatmak istiyorum.
Aralık ayının başından itibaren caddeyi gören odamınkarşısındaki evlere bakıyorum, hepsi ışıl şıl çam ağaçlarını süslemişler camlara noel babalarını asmışlar ve hele bir tanesi var ki... camda merdivenlere tırmanan bir noel baba süper...görülmeye değer...Gelelim konumuza...
Bu azınlıkların evlerine bakınca acaba geçmişte nasıl yaşamışlar, buralarda neler yapmışlar diye düşündüm ve tarih araştırmasına giriştim.
Pangaltı’nın bulunduğu tepeden güneye doğru inen bir dere yatağı varmış bu dereyatağının batıdan ve güneyden çevirdiği tepelere Aya Dimitri tepeleri denirmiş. Bu isim 16.yüzyılda yapılan Rum-Ortadoks kilisesinden geliyormuş. Sonraları burada tavlalar (at ahırları) yapılınca, semt, ahırları simgeleyen tatavla adını almış ve Cumhuriyet’te isimlerin Türkçeleştirmesine kadar da bu isimle anılmış.
Tatavla’nın ilk halkının tersanelerde çalışması nedeniyle tersaneliler olarak anılmaya başlamışlar. Sonralarıda çeşitli mesleklerle ilgilenmeye başlamışlar. Tatavlalı ayakkabı yapımcıları çok ünlüymüş, hatta beyoğlunda bazı tatavlalıların ayakkabılarını satan dükkanlar varmış.Tatavlalıların bir de tulumbacıları ünlüymüş, yangın söndürmedeki başarıları ağızdan ağıza konuşuluyormuş, gazetelerde övgü dolu sözlerle anlatılıyormuş.
Paskalya yortusundan önceki perhiz döneminin ilk Pazartesi, Tatavla’da ünlü Baklahorani panayırı yapılırmış. Tüm yörelerden gelenler olurmuş, eğlenceler düzenlenirmiş ve sadece perhiz yemekleri ve özellikle de bakla yenirmiş. O yüzden panayıra Baklahorani denirmiş.
Ahhhh...ahhhhh...O zamanlarda yaşamak varmış. Bakla en sevdiğim yemeklerden bir tanesidir. Hele favaya bayılıyorum. Sevgili Demet arkadaşım ısrarla ona yaptığım favanın tadını unutmayarak beni bu konuda fava pişirmeye zorlasa da uzun bir müddet hiç şansı olmayacak....
Neyse dönelim Tatavla’ya...
Tatavla’nın spor kluplerinin ünü yurt dışında da çok yaygınmış. 1908’de kurulan Astir adlı futbol takımı, İstanbul en ünlü takımlarından birymiş.
Sanat etkinlerininde önemli bir yeri varmış. 1911’de kurulan Amfion adlı müzik merkezinin mandolin orkestraları ve koroları İstanbulun çeşitli yerlerinde konserler verirmiş.
Cumhuriyet’e kadar sakinlerinin büyük çoğunluğunu Rumlar oluşturuyormuş, Erminler ve az miktarda Yahudilerin de yaşadığı Tatavla, Kurtuluş olduktan sonra bu özelliğini biraz daha korumuş fakat ne yazık ki zamanla yitirmiş. Neden acaba demeden edemiyorum... Canım Türkiyem ve canım insanlarım benim...
Neyse bugün camımdan bakarken bu ailelere ait izler görüyorum ve mutlu oluyorum...

Sizlere karşılaştırmanız için eski ve yeni hallerinin resmini göstereyim... Yeni halinin resmi bugün iş yerimden bana hediye gelen yeni digital fotoğraf makinemle çekilmiştir. Bilginize...
Haaaaaaaaa... Bu arda yarın Beyoğlu ve Teşvikiyeyi anlatıcağım çünkü en sevdiğim yerler...!!!

About

.
 
google-site-verification: google6264df489a134469.html