Monday, February 27, 2006

Picasso İstanbul'da



Cumartesi günü sonunda Sakıp Sabancı Müzesinde Picasso İstanbul’da resim sergisine gittim. 1996 yıllında Picasso’nun hayatını anlatan filmi “Surviving Picasso” seyretmiştim. Aradan tam 10 yıl geçmiş ve bu seferde sergisini gezdim.
Eğer henüz gezmediyseniz ve gezmek istiyorsanız minumum 4 saat ayırmanız gerekiyor.


Kuyrukta abartısız tam tamına bir saat on iki dakkika bekledik. Atlı köşkün manzarası nefis olduğu için insanın canı sıkılmıyor ama yinede ayakta beklemek yorucu oluyor. Bendeniz muhabeti çok sevdiği için tabiki kuyruktaki insanlarla hemen diyaloga girdi.. Önümde İzmit’den gelen anneli kızlı bir aile vardı. Neyse biraz onlarla Sakıp Sabancı’nın eşi hakkında dedikodu yaptık. Efendim bir kaşığa 40 tane mantı sığdırıyormuş ama yemeği güzel porselen bir tabak yerine, hötü bir aliminyum kapta sunmuş, olacak şey değil !!!



Neyse kuyruk iki üç dedikodu iki üç fikir alışverişi ve atlı köşkte yaşamak hevesiyle bitti. 2004 yılında Picasso’nun Barcelona’daki sergisini gezmiştim. Süperdi. Bu sergide de daha önce görmediğim heykellerini ve resimlerini gördüm. Sergi sonrası köşkün içini gezdik. Sakıp Amcamızın hat koleksiyonu varmış. Bu arada Osmanlı Turası hakkında epey bilgi edindim. Tüm bunların üzerine nefis bir cappucino içerek ve beyaz şaraplı armutlu kek yiyerek sergi gezimi tamamladım.
Picasso 1881 yılında doğmuş ve 1973 yılında ölmüş, tamtamına 92 senelik renkli hayatının 70 yılında hep yenilikler için çalışmış. Fernande Olivier, Eva Gouel, Olga Kokhlova (Çok güzel bir bayanmış, o kadar güzelmiş ki tüm güzelliğini porterisini yaparak göstermek istemiş), Marie Therese, Dora Maaer, Françoise Gilot, Jacqueline Roque hayatına giren bayanlardan bazıları.Tüm bu bayanlar onun sanat yaşamındaki farklı dönemleri yansıtıyor.


Picasso, arkadaşı Casagemas’nın intihar etmesine çok üzülüyor ve bu dönemde yaptığı eserlerin çoğunda melankolinin ve hzünün simgesi olan mavi rengini kullanıyor, bu dönemde genellikle yoksulları, çingeneleri, fahişeleri, mahkumları, sarhoşları, dilencileri ve hüzün veren görüntüler çiziyor. Onun bu dönemi “Mavi” dönem olarak biliniyor.
Daha sonra Barcelonadan, Parise taşınıyor (1904-1906) Pembe Dönem adı verilen bu dönemde Picasso'nun başlıca konusu gezgin sirkler, paletindeki baskın renkler ise pembe ve ten rengi tonlar oluyor. Bu dönem, Picasso'nun özel hayatında da önemli bir değişikliğin habercisi.
1904 sonunda yaşamına giren model Fernande Olivier ile birlikte yaşamaya başlıyorlar. Sonu kübizme varan o yıllarda "La Belle Fernande" eserini yaratıyor.
Paris'e döndükten sonra, 1906'nın sonlarına doğru, 5 fahişenin hayatını konu alan Avignonlu Kızlar "les Demoiselles d'Avignon" diye bilinen büyük kompozisyonu üzerinde çalışmaya başlıyor. Tabloda kadın bedenlerinin göğüs, kol ve bacaklarının keskin geometrik kesişmelere indirgenecek kadar sert biçimde çiziyor. Bu eserinin gerçeği değil ama halı üzerine yapılmış şekli SSM’de yer alıyor.



Picasso’nun en verimli dönemi 1907-1914 yılları arasındaymış. Bu dönemde sayısız eserler yaratmış. Picasso 13500 resim, 10,000 baskı, 34000 kitap resmi, 300 heykel ve birçok resim ve çizim yaparak en üretken sanatçılar arasında yer alıyormuş. Bu arada 1973'de eserlerinin toplam değeri 750 milyon dollar olarak hesap edilmiş. Neyse çok uzun olmaya başladı. Burada nokta koyuyorum. Bazı eserlerini görmek için http://www.malarze.walhalla.pl/galeria.php5?art=11 veya http://en.wikipedia.org/wiki/Picasso sitelerini gezebilirsiniz.



Bu arada bende, sizleri SSM sergisinde benim en çok hoşuma giden eserlerle başbaşa bırakayım.
Plajda siesta yapan kadın, Mavi elbiseli kadın, yoksullar, öpücükler...

0 comments:

About

.
 
google-site-verification: google6264df489a134469.html