Tuesday, April 4, 2006

Burgaz Ada-Panarmos-Pyrgos (Kale Burcu)



Kınalı, Burgaz, Heybeli, Büyük Ada....vapurun arkasında yolculağa eşlik eden martılar...
Sezen Aksu’nun şarkısında söylediği gibi,
Ada vapuru yandan çarklı
Bayraklar donanmış caf caflı
Simitçi kahveci gazozcu
Şinanay da yavrum şinanay
Estirir de ada yeli estirir
Seni sevindirir beni kusturur
Lüküs kamarada kimler oturur
Şinanay da yavrum şina şinanay
şinanay da şinanay hopa şinanay
Müslümanı yahudisi urumu
İsporcusu ihtiyarı veremi
Kiminin saçı uçar kiminin eteği
Şinanay da yavrum şina şinanay
Şinanay da şinanay hopa şinanay
Pazar sabahı erkenden Burgaz ada’ya vardık. Henüz sezon açılmadığı için ada kalabalık değildi. Sadece evlerini havalandırmak yaza hazırlık yapmak için adanın yerlileri gelmişti. Kendimi bir bayram sabahında gibi hissettim. Herkes birbirine gülümseyerek, Rum aksanlarıyla “günaydın”, “hayırlı yazlar olsun”, diyordu. Umarım hayırlı ve bol kazançlı yaz mevsimi geçirirler. Çünkü uzun zamandır hiçbukadar kibar bir şekilde kahve sunulmamıştı bana, hemde bir kırathanede.
Ada turumuza, gemiden inince sol taraftan yukarı doğru tırmanarak başladık. Yukarıdan çektiğim bir iki fotoğrafı ekliyorum.
Toplam tur yaklaşık iki saat sürdü. Yukarıdan kaşık ve heybeli adanın görüntüsü hafif sisler içinde olağanüstü güzeldi, ormanın içinden geçtik, cennet yolundan aşağıya indik ve sahildeyiz. Kıskandırmak gibi olmasın ama, bahar güneşi ile pek bir bronz olmuşum!!! Buarada ikitane martı arkadaşım oldu. Onlara voltacı martılar ismini koydum.

Simitimden bir parça atıyordum biri kaparken, diğeri kafasını önüne eğiyor, gagasını göğüsüne yapıştırıyor ve sonra nefesini açarak kafasını yukarı doğru kaldırıyor ve avazı çıktığı kadar bağrıyordu...” sanıyorum martı dilinde, ama bu haksızlık bende istiyorum diyordu....”.
Tavla, kahve, çay ve gazete olayı dedik... keyifli dinlenme molasını bitirdikten sonra bu seferde sokakların içine doğru yürümeye başladık.

Sait Faik Abasıyanık’ın müzesine gittik ama kapalı olduğu için gezemedik....
Adada yaza hummalı bir hazırlık yapılıyordu, sokaklar doğalgaz için kazınmıştı. Yukarı doğru yürürken bu seferde yerli ada halkından bir bayan “kizim yol burda biter, boşuna gitmeyeniz, aşağıya doğru inesiniz” dedi, bizde sözünü dinledik aşağıya doğru yürüdük, yine bir noktada bayanla yollarımız kesişti, tam o sırada kocaman bir ağcın resmini çekiyordum ki, dediki: “tarihi çınar ağcıdır, 600 yaşında, koruma altına alınmadan önce içinde boyacı yaşardı...” eeee... aldığım bu ücretsiz ve değerli rehberlik hizmetinden sonra kendisine teşekkür ettim,vapura yetişmeye çalışmasaydı bir çay ısmarlamak isterdim ama belliki vapuru kaçırmak istemiyordu...
Sahildeki balık res.birinde oturduk ve güzelce balıklarımızı yedik. Dönüş yolunda güneşin gelme yönünü hesaplayarak vapurdaki yerimize kurulduk ve sabahtan kalma simitimizle martıları besleyerek yolculuğumuzu noktalandırdık...

0 comments:

About

.
 
google-site-verification: google6264df489a134469.html