Saturday, May 2, 2009

Alaçatı-Son

Gezimizin son günü karaburun, küçükbahçeköy,yaylaköy, manastır gibi köylere uğradık. Daha önceki günlerde de Çeşme ve balık lokantaları ile ünlü Dalyan köy'e gitmiştik. Aşağıdaki fotoğraflar bu yerlere ait (Not: kapı fotoğrafları Alaçatı'ya ait. Kapı ve pencere hayranı olduğum için çılgın gibi fotoğraflarını çektim :-)). Gezerken yine fark ettim ki biz doğa düşmanıyız. Tüm doğayı sadece yılda 1 haftalık zevkimiz için betona çeviriyoruz.Çok üzücü. Karaburundan çok ümitliydim ama neyazık ki orasıda tüm sahil kasabaları ile aynı kaderi paylaşıyor.

Bütün bu çirkinlikleri görmemek için kendimizi dağ yoluna attık . Bir tane bile araç yoktu (bu İstanbullu birisi için tarif edilemez bir duygu). Nefis bir doğa eşsiz bir manzara ve terk edilmiş köyler vardı, tabiki unutmadan belirteyim bir de eşsiz güzellikteki renkleri ile kır çiçekleri.

Manastır köy'de sadece iki hane kalmış. Eelektrik yok, su kuyudan. Dağın tepesinde sarı çiçek tarlaları içinde kaderine terk edilmiş hoş bir köy.

Küçükbahçe: bu köy halkı da aşağıda deniz kenarında zeeytinlikleri var sürekli gidip gelmek zor oluyor diye köylerini boşaltmışlar ve deniz kenarına inmişler. Orada da arsalarını betona tapan şehir insanlarına satımışlar ve yazlıklıkçıların içinde kaybolmuşlar. Bugün küçükbahçeköy'de sadece 3 hane var birde jandarma karakolu. Köyde fotoğraf çekerken gönlü zengin köylü bir bayana denk geldim. Sohbete başladık. Oda 8 yıl önce Çorumdan gelin gelmiş. "Gel sana bir kahve yapayım" dedi... neyazık ki yolumuz uzun gitmek zorundayız ama hakkım saklı kalsın birdaha ki sefere diyerek ayrıldım.
Aalaçatı ile ilgili tüm bilgiler ise en kısa zamanda verilecektir.










0 comments:

About

.
 
google-site-verification: google6264df489a134469.html